27 Eki 2011

Dişi Kurdun Rüyaları/Cengiz Aytmatov

''Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi milli gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız taktirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın milli hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu milli olanın ötesine doğru genişletmek ve 'evrensel' olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar 'tipik insan' ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.'' diyor Cengiz Aytmatov.


Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, kitabı bitirdiğimde bu kitabı seçerek yazarı tanımak adına iyi bir başlangıç yaptığımı anladım. Yazarın üslubuna ve tasvir yeteneğine hayran kaldım. Ahlak, kader, din, insanlığa ait erdemler ve tabiat farklı olay örgüleriyle anlatılmış. Hikayeye yer yer kahramanların gözüyle, yer yer de dişi kurdun gözüyle tanık oluyorsunuz. Dişi kurdun içgüdüleri ve hissiyatı insani duygularla aktarılıyor, bu hikayeyi oldukça etkileyici kılmış. Dişi kurt Akbar ve erkek kurt Taşçaynar'ın yaşamlarından nice dönemler, nice insanlar geçiyor, hepsi bu iki varlıkta ama özellikle Akbar'da derin izler bırakıyor. Her dönemde olduğu gibi dünya giderek yozlaşıyor, yozlaşırken de insanın tabiat üzerinde kendinde bulduğu tahrip hakkına söz geçmiyor.

Kitabı okurken birçok cümleyi özümseyebilmek adına defalarca okudum, altını çizdim, üzerinde düşündüm, farklı yorumlar getirmeye çalıştım. Çok beğendiğim ve okurken çok duygulandığım, beni her anlamda etkileyen bir kitap oldu. Kırgızistan'ı tanımak ve Akbar'ın hüzünlü hikayesine tanık olmak isterseniz okumanızı tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok: